Kütahya’da düzenlenen ‘İslam Dünyasını Kuşatan Fitneler ve Tevhidin ve Birliğin Merkezi Ehl-i Beyt’ konulu panel, konuklarına unutulmaz bir fikir ve gönül ziyafeti sundu. Ali’yi sevmenin iman, düşmanlığın ise küfür olduğu gerçeği zihinlere ve gönüllere ka
“İslam Dünyasını Kuşatan Fitneler ve Tevhidin ve Birliğin Merkezi Ehl-i Beyt ”konulu paneller serisinin Kütahya’daki etkinliği hafta sonu Öğretmen Evi Konferans Salonunda düzenlendi. Panelde konuşmacı olarak Dr. Hakan Özkul, Hukukçu-Yazar Av. Lütfullah Önder ve Hukukçu-Yazar Av. Hakan Güler yer aldı. Oturum başkanlığını Emekli Albay Ahmet Kurt yaptı. Panelin açılış konuşmasını yapan Yeni Mesaj Gazetesi Kütahya Temsilcisi Yasin Baş, “Vefatının 76. senesinde ülkemizin kurucusu ve Türk milletinin yetiştirdiği en büyük şahsiyetlerden biri olan Atatürk’ü rahmetle anıyor ve birilerinin her fırsatta dil uzattığı Mustafa Kemal Atatürk’ün Ehl-i Beyt torunu olduğunu belgelerle haykırıyoruz” dedi. Yasin Baş, “Bugün İslam dünyasında akmakta olan kanın asıl sebebi Müslümanların Ehl-İ Beyt gerçeğinden mahrum olmalarıdır. Ehl-İ Beyt’in birleştirici ruhunu kaybeden kesimler kurtuluşu Batı dünyasında ve yanlış adreslerde aramaya başlamıştır” diyerek konuşmasını tamamladı.
Ehl-i Beyt’e sarılmadan kurtulmak imkânsız
Konuşmasına “Ali’yi sevmek İman, ona düşmanlık küfürdür” Hadis-i Şerif’ini hatırlatarak başlayan Dr. Hakan Özkul, Ehl-i Beyt’siz kurtulmanın mümkün olunamayacağını ayet ve hadislerle anlatarak Peygamber Efendimiz’in “Ehl-i Beyt’im Nuh’un Gemisi gibidir. Bu gemiye binen kurtulur binmeyen helak olur” hadisine vurgu yaptı. Dr. Özkul, şunları söyledi: “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden her çeşit pisliği, suçu gidermek ve sizi tertemiz bir hale getirmek diler” (Ahzab, 33). Bu Tathir âyetidir. Bu ayetin gelişinden sonra Peygamber Efendimiz Hz. Fatıma, Hz. Ali ve Hz. Hasan, Hüseyin Efendilerimizi abasının altına alıp, ‘Allah’ım bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir. Bunlardan her türlü pisliği (günahı, suçu) gider ve onları tertemiz kıl’ diyerek dua etmiştir.” Dr. Özkul, Cenabı Hakk’ın Kuran’ında Ehl-i Beyt’i tertemiz kıldığını İfade ederek gerçek İslam’ın Ehl-i Beyt olan Peygamber ailesinden öğrenilebileceğini ve bu dava uğruna mücadele edenlerle bir ve beraber olunması gerektiğini beyan ederek Sayın Prof. Dr. Haydar Baş, bütün bu gerçekleri yazmış olduğu Ehl-i Beyt külliyatı ile ortaya çıkarmıştır. Hocamız 220 Sünni ve Şii kaynaktan bunu ortaya çıkaran Ehl-i Beyt’i bu şekilde yazan tek kişidir bunun kıymetini bilip ona göre davranalım diyerek sözlerini tamamladı.
Nakşibend, Kazan Hanı Halil’in cellâdıydı
Hukukçu-Yazar Av.Lütfullah ÖNDER ise İslam’ın içine sokulan fitne akımlarını görsel video ve belgelerle anlattı. Uydurma silsilelerle Hindistan coğrafyasında oluşturulan Nakşibendiliğin İslam dünyasının başına bela olduğunu Bahattin Nakşibend, Kazan Hanı Halil’in 12 Yıl boyunca cellatlığını yaptığını ve bu sırada çok sayıda masum Eh-i Beyt seveninin boynu vurularak katlettiğini söyleyerek şöyle devam etti: Nakşibendiliğin temelini Abdulhalik Gucduvani’dir ki, bu şahsa irşad için bir yetki verildiği de bilinmemektedir. Sessiz zikir diye bir zikir çeşidi dinde yoktur. İslam’da Resulullah’ın döneminde namazdan sonra sesli bir şekilde zikir yapıldığı kaynaklarda yer almaktadır. İmamı Rabbani olarak bilinen Ahmet Sirhindi ise temizliği Kur’an Kerim’le sabit olan Ehl-i Beyt’e karşı bir tavır takınarak, Hz. Fatıma’ya Peygamber Efendimiz tarafından verilen Fedek hurmalığı konusunda nefsi hareket ettiğini savunmuş ve Kur’an-ı Kerim’de temizliği kesin olan Ehl-i Beyt’e suç isnat ederek büyük bir yanlış yapmıştır.” Mezhep imamlarımızdan İmam Şafi, ‘Ey Peygamber! Müslümanlara De ki: Sizden tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum; istediğim, ancak yakınlarıma (Ehl-i Beyt’ime) sevgidir’ ayeti gereğince Ehl-i Beyt’i sevmenin farz olduğunu Ehl-i Beyt’i sevmek farzsa, ona dil uzatan cehennemdedir diyerek; bugün Ehl-İ Beyt mensuplarının ve Müslümanların katline fetva verenlerin kendini “Nakşi” olarak tanıtmasının tesadüf olmadığını vurguladı. Hz Ali’ye Ulaşmayan bir silsilenin Hak olamayacağını belirterek, uydurma yollar ve İngiliz taraftarı din adamlarıyla Osmanlı gibi bir devlet darmadağın edilmiştir. Barzani ailesi 16.17.yy da bölgedeki en etkin Yahudi ailelerin başında geldiği kayıtlara geçmiştir. Bölgede açtıkları haham okulları ile aileden birçok haham çıkarmış bir ailedir. Mesut Barzani, dedesi Abdüsselam Bazani’nin bizzat Halid-i Bağdadi’nin elinden Nakşîlik gömleğini giydiğini söylemektedir diyerek konuşmasına günümüze ışık tutarak devam etti.
‘Peygambersiz bir din anlattılar’
Avukat Hakan Güler ise sözlerini şöyle tamamladı: “AKP iktidarının 12 yıllık sürecinde en büyük katliamı okullarda çocuklarımıza ücretsiz dağıttığı ‘Din Kültürü Kitapları’nda kelime-i tevhit’ten Muhammed Resulullah bölümünü çıkararak, Peygambersiz bir İslam tanıtarak, haham ve papazları okullarımıza din öğretmeni olarak tayin ederek, sayısız Kur’an kursları kapatarak, çok sayıda camii farklı gerekçelerle yıktırıp bir tane gayrimüslimin bile yaşamadığı yerlere 60 bin adet kilise evi açarak yapmıştır.
Domuz eti kasaplarda satışa sunulmuştur, zina suç olmaktan çıkarılmış ve dinler arası diyalog faaliyetleri devlet politikası haline getirilmiştir. Bunun gibi sayılamayacak din üzerinde katliamlar yapılmıştır. Ne yazık ki halkımız bu icraatları dindarlık adı altında desteklemeye devam etmiştir.” ky:yenimesaj.com.tr
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)