yazarlar

Ankara’nın Güvenliğ Musul’dan Başlar

Ankara’nın Güvenliğ Musul’dan Başlar

Süleyman Servet Sazak Yazadı

ANKARA’NIN GÜVENLİĞİ
MUSUL’DAN BAŞLAR
Sömürgeci mantığın Ortadoğu öngörüsü, İsrail’in güvenliği üzerine kuruludur. Sömürge ittifakının Ortadoğu’daki kalekol’u İsrail, İsrail’in teminatı enerji koridoru, enerji koridorunun güvenliği Kürt koridoruna bağlı kılınmış görünüyor. İsrail, Amerikan çıkarlarının Ortadoğu’daki garantisi; Ortadoğu, İsrailli emellerin iştah sofrasıdır.

Amerika Ortadoğu’daki güvenliğini, sürekli servise hazır tuttuğu bir Sünni-Şii çatışmasına bağlamış gözükmektedir. ABD ve İsrail’in Ortadoğu’daki varlığını ürkütecek tek muhtemel oluşum; nükleer imkânlara sahip bir İran ile hedefleri olan bir Türkiye’nin çıkar ortaklığıdır. Bu vesileyle ABD-İsrail ittifakının bütün diplomasisi; Türkiye ile İran’ı çatıştırabilecek sebepleri ateşlemeye hazır tutmak üzerine kuruludur. Bugün ABD’nin Irak’ta Şii blokla hareket ediyor olması kimseyi yanıltmamalıdır. Bu sömürge ittifakının Ortadoğu’da Dolar’la yönetecekleri, Dolar’ını yönetecekleri, güvenliğini yönetecekleri, kültürünü yönetecekleri Sünni yapılara bel bağladıkları gözükmektedir.

Bu çirkin niyet geçmişte BOP olarak önümüze sürülmüş bir çatıştırma projesidir. Türkiye, Arap Baharı makyajıyla takdim edilen BOP’un, Ortadoğu’yu yeniden tanzim projesi olduğunu görememiş; Emperyal ittifakın sömürü ufkunun, Türkiye’yi de kuşattığını kavrayamamıştır. Lozan tartışmasıyla hedef şaşırtanların bugün Musul’da Sevr’in mantığına mecbur kalmış olması hiç de şaşırtıcı değildir. On küsur yıldır düş ile gerçek arası çatılmaya gayret edilen Ortadoğu politikamız; Musul’da emperyal oyun kurucuların matematiğine ve Ortadoğulu coğrafyaların jeopolitiğine toslamış bulunuyor.

Ortadoğu politikalarını mezhepler savaşı üzerine kurmuş olan emperyal güçler; PKK ve yan unsurlarını ittifaka dahil etmekle varolduğunu zannettiğimiz stratejik ortaklığın ilkesel zeminini unutmuş gözüküyor. BOP’da lütfedilen eşbaşkanlık kandırmacasını, sanal bir hilafetin mesnedi sayan Siyaset Kurumu; Lozan’la kontrata alınmış Musul ve Kerkük’le ilgili bütün yetkilerini ABD-PYD ittifakına kurban etmiş gözüküyor.

Varoluş nedenlerimizi, kuruluş felsefemizi ve politika üslubumuzu hiçe sayıp Ortadoğulu hedefler güderseniz; Ortadoğu’nun mezhepler keşmekeşinde taraf olmaktan başka şansınız kalmaz. Oysa Türkiye Cumhuriyeti on küsur yıl öncesine kadar dış politikada projeksiyonları olan, gelenekli ve ilkeleri oturmuş bir üslubun sahibiydi. Bugün Musul’da kaybedilen, Ortadoğulu coğrafyalarda kaybedilen vizyon budur.

Unutulmamalıdır ki; mimarisi iyi çatılmamış politikalar bazen toprak kaybetmez ama iflas ederler. Musul’da tarihin dışına düşmüş olmayı ve olan biteni; dışarıdan “seyretme biçimlerini” B,C planı gibi iç politikaya takdim etmek en hafif tabirle manipülasyondur.

Bugün Musul’da bize bahşedilen statü, Misak-ı Milli’yi İskenderun’un güneyinden başlatıp Musul’u, Kerkük’ü, Süleymaniye’yi, Erbil’i içine alarak tarif eden o büyük komutanın, Mustafa Kemal Atatürk’ün, o Başbuğ insanın tarihe karşı haklılığını bir kere daha ortaya koyuyor.

Bu vesileyle Misak-ı Milli’nin onur bayraktarı Süleyman Askeri Bey’i, I. Dünya Savaşı’nda İngilizlerin Irak’ı işgalini onuruna yediremeyip canına kıyan haysiyet adamı Süleyman Askeri Bey’i yadetmek ve onun şu veciz cümlesini Siyaset Kurumuna hatırlatmak isterim;
“İSTANBUL’UN GÜVENLİĞİ ŞAM’DAN BAŞLAR, BAĞDAT’TAN BAŞLAR.”

Bu cümlenin bugünden yorumu; Ankara’nın güvenliğinin Bosna’dan, Batı Trakya’dan, Kıbrıs’tan, Şam’dan, Bağdat’tan, Tebriz’den, Türkistan’dan, Orta Asya’dan başladığıdır.Haberin kaynağı için tılayın

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

0 Paylaşımlar
Tweetle
Paylaş
Paylaş
Pin

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL