POLEMİK

H.Z Ali’ye itaat Şarttır

H.Z Ali’ye itaat Şarttır

ALİ

Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: “Allah Benim itaatimi size farz kıldığı gibi, Benden sonra Ali’nin itaatini de size farz kılmıştır ve Bana karşı gelmekten sizi sakındırdığı gibi ona karşı gelmekten de sizi sakındırmıştır”

Esbağ b. Nübâte diyor ki; Selmân-ı Fârisi’ye Ali b. Ebî Tâlib sorulduğunda şöyle dedi: “Ben Resûlullah’tan (s.a.a.) duydum ki, şöyle buyuruyordu: Ali b. Ebî Tâlib’den asla ayrılmayın; şüphesiz o sizin mevlânızdır. O hâlde onu sevin; o sizin büyüğünüzdür. O hâlde ona uyun; o sizin âliminizdir. O hâlde ona saygı gösterin, o sizin cennete doğu kılavuzunuzdur. O hâlde onun önünde ta’zim edin ve sizi davet ettiğinde, davetini kabul edin; size emirde bulunduğu vakit, itaat edin. Onu Benim sevgim için sevin ve Benim saygım için ona saygı gösterin. Ali hakkında size bu söylediklerimin hepsi Rabb’imin Bana emrettiği şeylerdir.” (Kenzü’l-Fevâid, s.209).
Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: “Kendimden sonraya bıraktıklarımın, en iyisi Ali’dir. O hâlde kim ona itaat ederse, hiç şüphesiz Bana itaat etmiştir ve kim ona karşı gelirse, kesinlikle Bana karşı gelmiştir.” (Bihârü’l-Envâr, c.39, s.10).
Ebû Hamza Sümâlî, İmâm Zeynü’l-Âbidîn’den (a.s.), o da babasından, o da babasından, Resûlullah’ın (s.a.a.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
“Şüphesiz Allah Tebâreke ve Teâlâ, Benim itaatimi size farz kılmıştır ve Bana karşı gelmekten sizi sakındırmıştır. Bana uymayı vacip kılmıştır. Aynı şekilde Benden sonra Benim itaatimin aynısını Ali’ye itaat etme hususunda size farz kılmıştır. Yine Bana karşı gelmekten sizi sakındırdığı gibi, Ali’ye karşı gelmekten de sizi sakındırmıştır.” (Bihârü’l-Envâr, c.38, s.91).
Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: “Allah Benim itaatimi size farz kıldığı gibi, Benden sonra Ali’nin itaatini de size farz kılmıştır ve Bana karşı gelmekten sizi sakındırdığı gibi ona karşı gelmekten de sizi sakındırmıştır; onu sevmek iman ve ona düşmanlık küfürdür; Ben ve o, bu ümmetin iki babasıyız.” (İsbâtü’l-Hüdât, c.2, s.277).
Muammer b. Hallâd, şöyle demiştir: “Fârisî bir adam, İmam Ali Rızâ’ya (a.s.), ‘Sizin itaatiniz farz mı?’ diye sordu. İmam (a.s.), ‘Evet’ buyurdu. Yine sordu: ‘Acaba Ali b. Ebî Tâlib’in itaati gibi mi?’ İmam (a.s.) yine, ‘Evet’ cevabını verdi.” (El-İhtisâs, s.271).
İmam Cafer-i Sâdık’ın (a.s.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Benim Ali b. Ebî Tâlib’in velâyetine sahip olmam, onun evlatlarından olmamdan daha çok sevimlidir Benim için; zira Benim Ali b. Ebî Tâlib’in velâyetine sahip olmam farzdır ama onun evlatlarından olmam, sadece bir fazilettir.” (Bihârü’l-Envâr, c.39, s.299).
Resûlullah (s.a.a.) Hz. Ali’ye (a.s.) hitaben şöyle buyurdu: “Ya Ali, sen, Benim ümmetimin emiri ve Benden sonra Allah’ın onların üzerindeki hüccetisin; senin sözün, Benim sözüm; senin emrin, Benim emrim ve senin nehyin, Benim nehyimdir; sana karşı gelmek, Bana karşı gelmektir ve sana itaat etmek, Bana itaat etmektir; senin engellemen, Benim engellemem sayılır; senin hizbin, Benim hizbimdir ve Benim hizbim, Allah’ın hizbidir. ‘Ve her kim Allah’a, Peygamberine ve iman edenlere dost olursa, şüphe yok ki, ancak Allah’ın hizbinden olanlar üstün geleceklerdir.’ (Mâide, 56).” (Gâyetü’l-Merâm, s.206).yenimesaj.com.tr

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

0 Paylaşımlar
Tweetle
Paylaş
Paylaş
Pin

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL